Yazarımız Abdulkadir Hazman, 'Toprağın Mirası'na sahip çıkıyor. Hazman, ARALIK-2022 sayımızda, Anadolu topraklarında tarihi eserlerin nasıl çalındığını, aymazlığı ve bu eserleri getirecek 'bir Noel Baba'ya nasıl da ihtiyaç olduğunu' ironiyle anlatıyor.
NOEL BABA İSTERİM
Bu sene Anadolu’dan kaçırılan tüm tarihi eserleri getiren bir Noel Baba isterim.
Bu temenni, sanırım benim gibi düşünen insanların yüzlerce yıldır görmeyi arzuladığı bir rüyadır.
Bizi bu rüyayı görmeye iten sebepler, neredeyse 16 yy.a dayanmaktadır. Bu dönemden itibaren Anadolu, yabancı seyyahların ilgisini çekmeye başlamış ve bu ilgi 17-18 yy.da özellikle Avrupalı seyyahlar, Roma ve Yunan uygarlıkları izlerini aramak ve kalıntılarını taşımak arzusuyla yanıp tutuşmuşlardır.
Daha da önemlisi kültürel köklerini Anadolu uygarlıklarına dayandırma çabalarıdır. Bu amaçla Avrupalı krallar, kiliseler ve işadamları, finanse ettikleri seyyahları, arkeologları ve hatta entelektüelleri; özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıfladığı bu dönemde Anadolu’ya çeşitli bahanelerle göndermişlerdir.
Gelenlerin içinde yalnızca arkeologlar yoktu; din adamı, botanikçi, sanat tarihçisi, madenci, coğrafyacı, diplomat ya da kraliyet üyesi kimlikleriyle açık hava müzesi durumundaki Anadolu’nun topraklarına üşüşüyorlardı.
Çok gerilere gitmeden Osmanlı’dan izin alarak bu toprakların zenginliklerini talan etmek üzere ülkemize gelenlerin bir bölümünü burada hatırlamakta fayda var.
***
İngiliz Konsolos vekili Charles Thomas Newton’a, Bodrum civarında kazı izni verilmiş (1858).
Almanya İzmir Konsolosu izinli olarak Bergama’da tarihi eser çıkarmış(1879). Şohart adlı bir Almanın, Bergama civarını resimleyip harita çizmesine olur verilmiş(1886).
Eski eser uzmanı Alman Alfred, Düzce bölgesinde, izinli olarak incelemelerde bulunmuş(1894).
Viyana Üniversitesi’nce görevlendirilen Ernst Kalinka ve Rudolf Heberdey, Aydın ve Konya’daki eski eserleri ve binaları, hatta boş arazide bulunan eserleri inceleme izni almış(1895).
Oxford Üniversitesi eski eser uzmanı John George ve Clark Anderson’a, Uşak ve Gediz bölgelerindeki eserleri görmek ve resimlemek için izin verilmiş(1898).
Alman Botanikçi Walter Zihe, Adana–Konya bölgesinde çalışıyor(1901). İngiltere elçiliği isteği üzerine Ernst Garoner ve 60 öğrencisi, Aydın’da eser incelemesi izni almışlar(1904).
Thomas Kalender adlı İngiliz Konya, Niğde ve Yalvaç’ta eski eser gözlemiş, fotoğraf çekmiş ve bazı eski paraları satın alıp yurt dışına götürmüş(1906).
Fon Rut adlı Alman Profesör ve Doktor Theodor Wiegand, kalabalık ekiple Truva’ya gezi izni almışlar(1906).
Maden Mühendisi Jack Schaeffer’e Malatya’da Bakır madeni incelemesi izni verilmiş(1907).
Petersburg Üniversitesi’nde görevli Prof. Mar’a, Doğu Karadeniz’de eser inceleme ve fotoğraflama izni çıkmış(1909).
Amerikalı rahip Millerek ve adamlarına Anadolu’daki tarihi kentleri gezme oluru veriliyor(1910).
Bu liste ne yazık ki uzayıp gider.
Anadolu’nun bitmez tükenmez uygarlık kalıntıları yalnız Osmanlı döneminde değil, bugün de Avrupalıların özel ilgi alanındadır.
Götürdükleri nelerdir, derseniz; saymakla bitmez. İleride tek tek yazacağız ama, aşağıdaki liste bile yürek acısı.
Harpy Anıtı ve Nereidler Anıtı(1840).
Bodrum Mausoleumu(1844).
Knidos Eserleri(1856).
Efes Eserleri(1869).
Bergama Zeus Sunağı(1872).
Truva Hazinesi(1873).
Kültepe Tabletleri(1907).
Sard Eserleri(1910).
Dorak Definesi(1959).
Kumluca Definesi(1963).
Nike Sarkaçlı Küpesi(1963).
Karun Hazinesi(1966).
İzmir Müze Soygunu(1969).
Herakles Lahdi(1973).
Efes Müze Soygunu(1974).
Van Urartu Eserleri(1974).
Gordion Müzesi Soygunu(1976).
Aphrodisias Soygunu(1976).
Elmalı Hazinesi(1984).
Hitit Tablet Parçası(1988).
Onlar çeşitli yollarla götürdükleri eserlerle müzelerini doldurup ülkelerine turizm kaynağı yaratırken, ne yazık ki bunu yıllarca seyrettikten sonra aklımız başımıza gelmiş ve bu eserlerin ülkemize tekrar kazandırılması için bir çaba göstermişiz.
Bu çaba önündeki engelleri aşmak kolay değildir. Yıllar süren mücadele sonucunda bazen ancak bir parça eseri ülkemize kazandırabiliyoruz.
Anadolu’nun mirasını korumak, hepimizin vatan ve namus borcu.
Bu hatırlatmayla yeni yılınızı kutluyorum.