KÜLTÜR-SANAT Haber Girişi : 17 Haziran 2019 14:54

Ama şimdi ne kadar alan kaldı bilmiyorum.

Ama şimdi ne kadar alan kaldı bilmiyorum.
Yıl 1965, aylardan mayıs, hava çok kurak gitti, neredeyse kaplıcada ki tüm otlar sarardı, soldu

1965 YILINDAKİ AGAMEMNON KAPLICALARININ GENEL DURUMU…
BAŞKA BİR DEYİŞLE BEN BÖYLE BULMUŞTUM…

Yazı ve Fotoğraflar: Gürol Tulunay

Yıl 1965, aylardan mayıs, hava çok kurak gitti, neredeyse kaplıcada ki tüm otlar sarardı, soldu…

*Kaplıcamızın toplam alanı: 139.689 M2.
Ama şimdi ne kadar alan kaldı bilmiyorum.
Bu tolam alanların içinde yer alan, banyoları ve dükkanları sizlere aktarmak istiyorum…
*2 adet Köşk; Gerçekten güzel inşa edilmiş iki katlı kalın duvarlı, bodrumlu ve çok geniş teraslı köşklerdi. 
Siz bunları ne yaptınız diye sizler sormadan ben söyleyeyim. Eski ne varsa yıktık, o kadarki bahçede bulunan üç bayağı büyük su kuyularını ise kamyon, kamyon çöp ve molozla doldurduk. Suyu tabi ki tahlil ettirmedik. Oysa kaplıcanın tek derdi soğuk suydu. Bir metre kazdığınızda kesinlikle sıcak su çıkıyordu. 
*2 adet Kahve; (Biri sahneli) Tiyatro, ses sanatçısı ve kumpanyalar geliyor. Sanatçı Bedia Akartürk’ü Balçovada faytonla gezdirip o akşam konser vereceğini mefafonla ilan ediyorlardı.
Bu sahneli kahvenin işletmecisi, Hasan Cuntay isimli kişiydi.
*1 adet Gazino; yenilip içilen, oyunda oynanan, köşkler gibi muhteşem bir Cumhuriyet yapısıydı.
*Bakkal; genelde Erdinç Şahin işletti. İki boyda olan testilerden bir kamyon getirdiğini biliyorum. Ayrıca, kovadan, gazyağına, iğneden ipliğe, kakmadan küreğe, her çeşit urgan ve ip, bakliyat vs satardı.
*Manav; Civan Mehmet lakaplı Balçovalı arkadaşımız işletti, bir arada Emrullah çalıştırdı. 
*Kasap; Kadri Elmaslı’nın işletmesiydi. Babası Vehpi Elmaslı celepti, hayvan bulma yönünden sıkıntısı yoktu. Kurban Bayramı öncesinde, koyunları geniş otlaklarımızda otlardı. Hatta bir ara hamam üstüne beton dökülmeden ve septik çukuru yapılmadın önce, geceleri koyunlarını burada muhafaza ederdi. Kadrinin belediyenin karşısında da kasap dükkanı vardı. 
*Fırın; Mustafa Bafralı işletiyordu. Kaplıcanın günlük ekmek ihtiyacına göre ekmek çıkarır isteyene de tepsisini pişirirdi. Özellikle mevsiminde fırına oğlak atarlardı.
*Lokanta; Bir küçük lokantamız vardı. Çalışanlara ve günü birlik banyo için gelenlere hizmet ediyordu. Kuru fasülye ve pilav baş yemekliğini her zaman korudu. Ayrıca, hemen önündeki tarlalardan toplanmış sebze yemekleri ile kabak, patlıcan kızartması da her gün bulunurdu. Birde göveç, banyola girmeden ısmarlanır. İçi hazırlanır, genelde oğlak etinden hemen yandaki fırında pişerdi. 
*Jandarma Karakolu; O zamanlar köylük, kırlık yerlere jandarma bakardı. Bir uzatmalı çavuşun komutanlığında bir mange er ile idare edilirdi. Ben bulunduğum sürece vukuat görmedim, duymadım. Ancak bir gözü kör olan uzatmalıdan nedense çocuklar dahil, erkeklerin tümü çekinirdi.

Bunun dışında 2 katlı 24 odalı malzemeleri Avrupadan Halil Rifat Paşa tarafından getirtilen, o zamana göre çok lüks banyosu içinde ve önünde balkonu olan ovaya doğru manzaralı odalardı. 
Yavudihane; 52 haneli, genellikle fakir kesim ile yavudilerin kaldığı Yavudihane bulunmaktadır. Tabanı ve tavanı tahta, küçük 52 oda. Biz onlara sadece boş bir oda veriyorduk, yatak yorganlarını, pirimus marka gaz ocağını ve birkaç tabağı ile birlikte gelip, serdikleri yer yatağında genelde dört kişi yatıyorlardı. Bir sefalet yeriydi. Ne zaman oraya girsem, idrar ve haşlanmış fasülye kokusu adeta havada asılı dururdu. Islak bezlerden koridorlarda gezmek mümkün değildi. 
*Müdüriyet; Ulu bir çınar ağacının altında küçük bir müdüriyetimiz vardı Ben ve Müdür İbrahim Tanık ile aynı gün iş başı yapmıştık. İbrahim, Reis Ercüment Uysal’ın akrabasıydı. Bu müdüriyetin bir köşesinde ise çok sayıda koltuk değneği ile, baston bulunuyordu. Bunlar iyileştikten sonra giderken bırakılan koltuk değneği ile bastonlardı…
Bunun dışında, Çakmak suyu kenarında mermer banyolar ve çamur banyoları nın üstünde de diğer banyolar ve yine çamur banyolarının önünde deki kalmak için yapılan tahta barakalar vardı.

İşte 1965 mayısında gördüklerim…
Size bu satırları yazarken bende 19 yaşındaki Gürol oldum, Agamemnon Kalıcalarının her tarafını bir kez daha bu yaşta gezdim…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.