Mahir Dinç: 100.Kurtuluş Yılı ve Tunç Soyer'in geleceği

Gazeteci Mahir Dinç, İzmir'in 100.Kurtuluş yıl dönümü kutlamalarının hakkını vererek tarihe adını yazdıran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı TUNÇ SOYER ekseninde, güncel gelişmeleri "9 EYLÜL" ile harmanlayarak yorumluyor....

 

100 YIL SONRA İZMİR’İN DAĞLARINDA

AÇAN YENİ BİR ÇİÇEK…

 

 

9 Eylül’ün 100.Yılındaki tablo, Türk siyasetindeki değişimin öncüsü.

 

İlk Kurşun’dan kurtuluşa süren zafer yolculuğu, 100 yıl sonra, dün İzmir’de salt bir “şehrin kurtuluşu” törenleri olmaktan öte mesajları içeriyor.

 

 

Gençlerin hala görüş farkı ayırt etmeksizin, kılık kıyafete bakmaksızın aynı ritimlerle dans edebiliyor, bir ağızdan şarkı söyleyebiliyor olması …

 

 

‘Işıltılı’ yüzlerin asıl sahiplerinin gençler olduğunu ve onların bu ülkenin geleceğinde söz sahibi olma potansiyeli…

 

Tabii ki onları bir araya getiren İZMİR ZEMİNİ

 

Ne diyordu 9 Eylül 2022 İzmir Fotoğrafı…

 

 

Nasıl korkuda, kaygıda, tepkide ve gelecek endişesinde ‘BİR’seler…

 

 

 ‘Dansta da ‘BİRLİKTE’ydiler.

 

 

Marşta, sloganda, şarkıda da 'BİR AĞIZ'dılar…

 

 

Ele ele, omuz omuza, sesi sesine dokunarak;  bir kuşağın ‘GÜNDOĞDU’da birlikte, umudun en KARANLIK noktasında, ‘DOĞACAK GÜZEL GÜNÜ KARŞILAMASI’ gibiydi İzmir’in 100.Yıl Kutlaması.

 

 

İşte bu KUŞAK, İzmir’de, bağımsızlığın ve yaşam tarzlarına saygının KALBİNDE birlikte eğleniyordu.

 

 

Bu durum, her zaman ‘KORKU’ salan, korkuyu bile tekeline aldıklarını düşünenler için büyük endişe kaynağı oldu.

 

 

Bu tarihi kurtuluş kutlamasına şahitlik eden ve basındaki popüler ifadesiyle ‘BEŞLİ ÇETE’nin KORKUSUNUN DAĞLARI BEKLEMESİ gibiydi.

 

 

Sıkıntı, bu DAĞ’ın, İZMİR’İN DAĞLARI olması ve rengarenk çiçeklere sahip olmasıydı.

 

 

Doğal olarak, bu gecenin mimarı İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Başkan TUNÇ SOYER’in üstüne çullanmak için ‘SÖZCÜLÜK’ ettiler!

 

 

‘BEŞLİ ÇETE’nin kendisine karşı tezgahladığı, partisi içerisinden de destek bulduğu Ankara kulislerinde konuşulan KUMPASIN ortasında ‘NEFES ALAN’ CHP Lideri KEMAL KILIÇDAROĞLU da torunu DURU ile oradaydı.

 

 

Büyük nezaketle, özellikle kalabalığı fırsat bilip konuşmadı KILIÇDAROĞLU.

 

 

Her koşulda ‘eleştirel’ eşi NEPTÜN’e, kızları DUYGU  ve DEFNE’ye; kutlama alanındaki yüz binlerce   çocuğuna, kardeşine, büyüğüne seslenmenin sorumluluğuyla sahnedeydi TUNÇ BAŞKAN...

 

 

Ancak Başkan SOYER’in kişisel teatral ustalığı ve hitabetiyle, çok iyi kurgulanmış, net mesajlar veren , umut olduğunun farkında bir ‘REİS’lik tavrıyla sarf ettiği cümleler, bazılarının korkusuna, korku ekledi!

 

 

***

 

 

Ne diyordu SOYER:

 

“100 yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler, gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece ve sadece,  saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar. Teslim oldular. Ve bir sabah, emperyalist ülkelerin askerleri kirli çizmeleri, kirli emelleriyle Körfez’in sularını ve güzelim şehrimizi işgal etti. Ve yine o sabah, tam da bu bulunduğumuz yerden, Kordon boyundan göğü yırtan bir ses yükseldi. O ses, sadece bir kurşunun sesi değil, İzmir’den tüm Anadolu’ya yayılacak bir direnişin müjdecisiydi.”'

 

 

Yanlış mıydı?

 

 

Yıllardır ellerinde bulundurdukları ‘korku tekelinden olma’ riskini, bir belediye başkanının İzmir’deki bu KURŞUN  gibi sözlerinde de bulan bazıları,  RESTİ gördüler!

 

 

‘6’LI MASA dağlıyor’, ‘Akşener-Kılıçdaroğlu arasına KARA KEDİ girdi’ başlıklarıyla, gündem üretim mekanizmalarıyla meşgul bu bazıları, aslında, onda 'kendi partililerinin göremediği' bir POTANSİYEL de gördüler.

 

 

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi iki büyük kentin başkanının CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na cumhurbaşkanı adaylığında  ‘rakip’ olduğu gündemleri pişiriledursun, bu İZMİR’DEN ÇIKAN SES de neydi?

 

 

 

Özgürlük, Demokrasi ve Barış diyebilen, bu ülkenin şu ikliminde en çok ihtiyaç duyulan kavramların ekmek – su gibi önemli olduğunu ortaya koyuyordu BAŞKAN SOYER…

 

 

 

Yerel konularda sıkça eleştirmekten çekinmediğim BAŞKAN SOYER’e, 100. Kurtuluş Yılı’nın görkeminin hakkını vermek nasip olmuştu.

 

 

 

Sözüne şöyle devam ediyordu BAŞKAN SOYER:

 

 

“9 Eylül, dünya halklarının iliğini kemiğini sömüren emperyalizme vurulmuş tarihin en büyük tokadıdır. Ve Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk savaşın son gününü zaferle, zaferin ilk gününü ise barışla taçlandırmış. İşte bu gök kubbe altında, 100 yıl sonra buluştuğumuz bu güzel akşamda, bir yandan coşkumuzu büyütmek, bir yandan hafızamızı tazelemek istedik. Çünkü hafızamız tazelendikçe bu vatana olan bağlılık ve sorumluluğumuz artıyor. Bu sorumluluğun bilinciyle; Şimdi sıra bizde!

 

 

***

 

 

İşte her harfi bir KURŞUN

 

 

Her mimiği MAVZER

 

 

Onu alkışlayanların da her alkışı SÜNGÜ gibi, ‘üzerine alınması gerekenleri’n üstüne çevrilmişti.

 

 

Dedik ya RESTİ GÖRMÜŞLERDİ birileri.

 

 

9 Eylül 2022’den sonra Türkiye, kendisiyle barışık, eğlenceli, genel çekinilen – değinilmeyen başlıklarda siyaseten konuşmaktan çekinmeyen ve yönetirken üstten bakmayan, yeni bir CUMHURBAŞKANI ADAY ADAYInı  heybesine aldı.

 

 

Ankara’dan ve oradan buradan bağıran-çağıran, BAŞKAN SOYER’i hedef tahtalarına oturtmaları bundan…

 

 

Korkularına korku eklenenlerin, bu dönemin bilinçli muhalefet temsilcisi, adeta satranç ustası KEMAL KILIÇDAROĞLU da, adının negatif tartıştırıldığı bir süreçte yeni bir VEZİRE sahip oldu.

 

 

Bir anda TUNÇ BAŞKAN, 9 Eylül’ün 100.Yıl miladından sonra,  hedef oldu ve aynı zamanda  bugüne kadar pek görülmese de GÜÇLÜ ve YENİ bir Cumhurbaşkanı aday adayı olarak kayda geçti.

 

 

Kısaca, İZMİR’İN DAĞLARINDA YENİ BİR ÇİÇEK AÇTI!

 

                     mahirdinc@hotmail.com


10.09.2022 23:39:35