YAŞAM Haber Girişi : 10 Ocak 2022 11:14

Gastro Turizm, Yarımada'nın Kalbi Urla'nın Geleceği

Gastro Turizm, Yarımada'nın Kalbi Urla'nın Geleceği
Yarımada’nın kalbi Urla’da ŞARAP, turistik bir ilgi odağı olmayı sürdürüyor. Özellikle hafta sonlarında bağ yolları, tadıma gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerin durağı...

 

Urla, asırlardır bağcılığın, dolayısıyla şarapçılığın merkezi konumunda.

 

 

Öyle ki seyahat acenteleri, zamane gezginleri ve popüler tripadvisor gibi turistlere yön veren siteler, ‘En İyi Şarap ve Gurme Turları” rotasında Urla’yı referans adres olarak gösteriyor.

 

 

Gezginlerin beğenilerine göre sıralanmış yerler arasında, Urla Şarapçılık, MMG Şarapçılık, Urla Vines, Çakır Şarapçılık gibi kuruluşlar yer alıyor.

 

 

Usca, Urlice, Mozaik Bağları, Perdix Şarapçılık niceleri...

 


Bağcılık ve Şarapçılık, Can Ortabaş, Ali Emin, Melis Kurtel Emin, Metin Güner, Bilge Bengisu Öğünlü ve Reha Öğünlü gibi ‘adanmışlık duygusuyla’ yenilik ufku açık birkaç girişimci daha kazansa- ki bu sayı günbegün artıyor- Urla bambaşka bir yer olur.

 

 

TARİHTE İZİ, TADIMDA SÖZÜ

 


Şarabın tarihçesine baktığımızda Urla’nın sağlam izlerini görmek mümkün:

 

 

Geçmişte Yunanistan ve Urla’da üretilen şarapların ve şaraplık üzümlerin, gemilere yüklenerek Akdeniz ülkelerine ihraç edildiği biliniyor.

 

 

Urla Karası, bu güzel toprakların ürünü ve unutulmaya yüz tutmuşken yeniden hayata döndü.
 

 

Bir zamanların sektördeki parlak yıldızı Urla, mahalle baskıları ve kırılamayan ideolojik toplum kodlarıyla, şarapçılığa ön yargılı bakış açısındaki çağ dışılık nedeniyle sektörde sendelese de, her şeye rağmen özel şirketlerin yatırımlarıyla yeniden ayağa kalkmış durumda.

 


Damaklardaki ve yüreklerdeki Urla izi, Yarımada’da bağcılık ve şarapçılığın altın günlerini yeniden yaşama konusunda kente umut veriyor.

 

 

Urla’da sayıları her geçen gün artan şarapçılık yatırımları, beraberinde şarap turizmini de geliştiriyor.
 

 

Özellikle hafta sonları Urla’da bağ yollarında yürümek, şarap üretim tesislerini gezmek ve tadım yapmak, yaygınlaşan bir kültür haline geldi.
 

 

TEŞVİK OLMADAN ASLA…
 

 

Peki sadece kültür mü? Temiz havada iş yorgunluğu atmanın yanında, Urla kendi şarap markalarını üretmeyi sürdürürken, dünyanın ilgi merkezindeki Toskana gibi küresel marka olma yolunda ilerlemesi için hem devlet ve iş dünyasınca hem de toplum nezdinde teşvik edilmesi şart.
 

 

Aksi takdirde, bu alanda fedakarca çalışan ve marka turizm duraklarından biri haline gelen Urla’nın bağcılık ve şarapçılıktaki potansiyelini geliştirmesi, pek olanaklı gözükmüyor.
 

 

Son yılların ‘dışarıdan en fazla göç’ alan ve geçici de olsa yerleşim yeri değiştiren çok sayıdaki yurttaşın ‘yeni evi’ Urla’nın, bağlarıyla ve insanıyla, herkesin ekmek yiyeceği bu özel, turistik kazanç kapısının farkında olması şart gözüküyor.
 

 

Bu farkındalığın yaygınlaşması durumunda, ilçede her sektörü zincirleme olarak pozitif etkileyecek bir ekonomik hareketliliğin yaşanması ve bunun istihdam boyutlu olumlu yansıması mümkün.

 

 

Ülkede alkollü içkilere yönelik vergilerin bir ceza mantığında uygulanıyor oluşuna da artık son verilmesi gerekli ki, sektörde ’kendi ayağına sıkan’ pozisyondan; Urla’nın Toskana’ya dönüşme fırsatı yakalanabilsin.

 



Bu kadar insanın hayali, milyonlarca lira kaynak heba olmasın; tüm yapılanlar pişmanlığa değil, üretimde yeni adımlara ve üründe markalaşmaya yol gösterici olabilsin.