İzmir deprem, tsunami, sel, hortum gibi felaketleri üst üste yaşadı. Felaketlerin siyasete alet edilmeyeceği muhakkak. Ancak Narlıdere'deki istinat duvarı çökmesi, yerelde ve genelde vatandaşını dinlemeyen siyasileri gündemde tartışmaya açtı.
Siyaset sorunlara çözüm kurumu. Siyaseti genelde ya da yerelde farklı sıfatlarla yapmak, size verilen mührün halkın yararına hakkını vermek önemli bir sorumluluk.
Bu sorumluluğun yerelde ve genelde aynı anda, üstelik vatandaş taleplerine rağmen yerine getirilmeyişinin, kısacası 'vatandaşa aymaz yaklaşan' idareci veya bürokrat profilinin, potansiyel kötü sonuçlarına bir örneğini Yarımada'da Narlıdere'den vereceğiz.
Adresimiz Narlıdere 2.İnönü Mahallesi'nde Özkarakaya Caddesi'nde yer alan Narkent Sitesi. Önceki hafta, burada iki bloğun üzerine çöken istinat duvarı ile ilgili, 88 daire sakinin yaşadığı mağduriyet sürüyor.
'ARKA SIRADAKİLER'
Narlıdere'nin 'arka sıradakileri' olarak tanımlanabilecek bu bölgede, Narlıdere Belediyesi'nin 'Narlıdere'de Dönüşüm' için başlangıç yaptığı ve Başkan Ali Engin'in bunu kamuoyuna duyurduğu günde meydana gelen olay; eski bir dönüşüm bölgesinde yaşanan bu tip riskler düşünüldüğünde, vatandaşları 'yeni kentsel dönüşüm uygulamaları' konusunda endişeye sürükledi.
Önlem amaçlı geçici olarak evlerinden tahliye edilen ve içeri sokulmayan mağdur 11 katlı 2 bloktaki 88 dairenin sakini, evlerinde olmadıkları ilk akşamda, barınma hususunda büyük sorun yaşarken; belediye ertesi gün 'mağdur yurttaşları' misafir ettiğini duyurmuştu.
Olay akşamı İzmir Büyükşehir ve Narlıdere Belediyeleri, AFAD ve Türk Kızılayı olay yerinde mağdur yurttaşlara desteğe giderken, belediye ve Çevre Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekipleri teknik analiz yaptılar.
Olayın ertesi günü İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Narlıdere Belediyesi ekipleri, çöken istinat duvarının çöken yol bölümüne püskürtme beton ile güçlendirme çalışması yaparken; Büyükşehir ve Narlıdere Belediyesi Fen İşleri görevlileri ile bu kez Ankara'dan gelen Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı görevlileri inceleme yapmışlardı.
Bizim Yarımada Gazetesi olarak olay yerinde yaptığımız görüşmelerde, bugünkü kaçınılmaz sonuca neden olan sürecin önlenebileceğini gördük.
Şöyle ki şu anda Konak Belediyesi Başkanlığı görevini sürdüren, hatta adı hep İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ile anılan 'ilçe belediye başkanlarının kıdemlisi' Abdül Batur'un, Narlıdere Belediye Başkanlığı döneminde, 17 Kasım 2016'da site sakinlerinin imzalarıyla, henüz yıkılan istinat duvarının da yer aldığı riskli durumu ekine fotoğraflarını da iliştirerek bir dilekçeyle belediye bildirdiğini tespit ettik.
17.11.2016 TARİH VE 5583 SAYILI GELEN EVRAK
Dönemin 2.İnönü Mahallesi Muhtarı Latif Aslan ve azaları tarafından, Narlıdere Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü'ne iletilmek üzere verilen ve Narlıdere Belediyesi Yazı İşleri Müdürlüğü'nce 5583 nolu gelen evrak numarasıyla kaydedilen 17.11.2016 tarihli dilekçede şu ifadeler yer alıyordu:
"2.İnönü Mahallesi Özkarakaya Caddesi Narkent Sitesi 15A-15B-15C-15D-15E-15F-15G-15H numaralı bloklarda perde duvarlarında çatlaklar mevcut. Her an yıkılma tehlikesi sebebiyle, dilekçe ekinde bulunan bina sakinlerinin de imzaları ve binaların fotoğrafları mevcuttur. Gereğinin yapılmasını arz ederim"
AK PARTİ İL BAŞKANLIĞI DA HABERDAR
Muhtar Aslan ve site sakinleri, eş zamanlı olarak, belediyeye verdikleri dilekçedeki aynı bilgilendirme notunu, genel iktidarın İzmir'deki temsilcisi konumundaki AK Parti İzmir İl Başkanlığı'na da ilettiler. O dönem Bülent Delican İl Başkanıydı.
SİTE SAKİNİ BİNALİ YILDIRIM'IN ANLATIMIYLA...
Bütün bu görüşmelerde dönemin muhtarı ile yer alan Binali Yıldırım isimli site sakini bir yurttaş, "Sorunlarımızı yazılı, sözlü olarak belediye, kaymakamlık ve Adalet Kalkınma Partisi İl Başkanlığı gibi tüm mercilere ilettik. Sonuçta hiçbir şey olmadı ve biz 5 yıl sonra bu olumsuz durumu yaşadık" dedi.
Dönemin Narlıdere Kaymakamı ise,şu anda Samsun Tekkeköy Kaymakamlığı görevini sürdüren Hayrettin Çiftçi idi.
Şimdi sormalı, acaba İzmir'in göz ardı edilen Narkent bölgesinde, çözüm için diğer istinat duvarlarının da çökmesi ve o bloklardan ceset çıkması mı gerekiyor?
Şu anda zorlu şartlarda geçici barınma imkanları bulan mağdur site sakinlerinin evlerine rahatça kavuşacakları iş ve işlemleri, hangi devlet kurumu yerine getirecek?
Dilekçe ve talepleri görmeyen, görüp de gereğini yapmayan idareciler; hiçbir sorumluluk yaklaşımı içinde değiller mi?
Ve sorumlu makamdakilerin alacağı 'kesin ve güvenilir' önlemler için, vatandaşların 'devlet katlarına' dilekçeleriyle değil de 'defin kağıtlarıyla' mı gelmesi gerekiyor?